
TARİHİ YERLERİ
II.Murat Camisi (Muradiye Camisi)
Cami inşası da köprü ile beraber yani 1443 yılında bitirilmiş. Osmanlı döneminde yapılmış, dikdörtgen beşik örtülü camilerin en büyüğüdür. Yaklaşık olarak 500 kişi alabilmektedir. Hatılsız, moloz taştan yapılmış olup tek minarelidir. 22x19 m. boyutlu, 5.70 m.yüksekliğindedir. Basık görünümlüdür. Pencereleri saçaklara kadar dayanmakta, duvarları alçakta kalmaktadır. İlk yapıldığında kubbeli olan cami, Sultan II.Osman zamanındaki onarımda beşik çatı olarak değiştirilmiş ve kurşun kaplanmıştır. Cami önündeki sundurma, 3.80x22.20 m.ölçülerindedir. 12 ahşap sütun üzerinde durmakta olan sundurma, daha sonraki onarımlarda bu direkler kaldırılarak yerlerine duvar örülmüş olduğundan, orijinalinden bir hayli uzaklaşmış durumdadır. Avlunun, batı tarafında iki, doğusunda da bir kapısı vardır. Batı üst kapısının üstündeki kitabede, caminin 1443 yılında II.Murat tarafından inşa edildiği ve II.Osman zamanında da onarıldığı kaydı bulunur. Kitabe, Ergene Müderrislerinden ünlü tarihçi Abdurrahman Hibri'nin sözleriyle yazılmıştır. Cami etrafındaki medrese ve imaret binaları günümüze kadar gelememişlerdir. Avluda bulunan şadırvan da orijinal olmayıp, 1993 yılında hayırsever bir iş adamı tarafından ilk yapıldığı haliyle ama ahşap direkler yerine beton direkler konularak yine sekizgen prizmal şeklinde inşa edilmiştir. 8 muslukludur. Muslukların önünde suyun etrafa sıçramaması amacıyla derin bir yalak bulunmaktadır.

Özgürlük (Hürriyet) Çeşmesi
Uzunköprü'nün kentten çıkış yönünde, sol tarafta hemen köprü girişine yapılan anıt-çeşme, II.Meşrutiyet anısına inşa edilmiştir. Dönemin Kaymakamı Mazhar Müfit Kansu (Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı olup, 1904 -1910 yılları arasında, o sırada Cisr-i Ergene olarak geçen Uzunköprü'de kaymakamlık yapmış) ve Uzunköprü Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar’ın önderliği ve gayretiyle hayata geçirilen çeşme, dört yüzünde ayrı ayrı kazınan Fransız İhtilalinin evrensel ilkelerinden bahseder. Bu ilkeler, Özgürlük (Hürriyet), Adalet, Eşitlik (Müsavat) ve Kardeşlik (Uhuvvet) olarak 1908 yılından bu yana Uzunköprülülerce okunmaktadır. Bu anıt-çeşme, Türkiye'de demokrasiye geçişi sembolize eden ilk anıt olma özelliğine sahiptir. 14 Aralık 1908 tarihinde büyük bir törenle açılmıştır.


Gazi Mahmut Paşa Çeşmesi
Park Çeşmesi olarak da biliniyor. Orijinal yeri burası değil. 1965 yılında, köprü genişletilirken cadde de genişletilmiş olduğundan çeşme bulunduğu orijinal yerinden alınarak bu günkü yerine konulmuş. Aslında, bu günkü yerinden yaklaşık olarak 5 metre daha batıdaymış. II.Murat tarafından yaptırılmış. Kitabesinde, 174 kemerli köprü ile birlikte Sultan II.Murat tarafından yaptırılmış olduğu yazılıdır. Bu çeşmenin suyu da yapıldığı zaman cami gibi Malkoç Köyü su kaynaklarından toprak künklerle geliyormuş. Daha sonra yine camide olduğu gibi şehir suyu şebekesine bağlanmış. Arkasında da küçük bir park bulunuyor. Köprüye, Özgürlük Çeşmesi'ne ve Türkocağı - Kütüphane binasına çok yakın bir mesafededir.
Gazi Turhan Bey Cami ve Türbesi
Mora fatihi olarak bilinen Gazi Turhan Bey, II.Murat ve Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü komutanlarındandı. Babası, Ömer Bey de ünlü komutanlardandı. Uzunköprü'ye bağlı Kırkkavak Köyü, Gazi Turhan Beye vakıf olarak verilmişti. 1454 tarihli vakfiye ile, ünlü kumandan burada bir külliye oluşturmuştur. Külliyeden günümüze gelebilen cami ve türbe restore edilmiştir.


Uzunköprü Tren İstasyonu
1870 Yılında, Sultan Abdülaziz'in saltanatı sırasında yapımına başlanan İstanbul - Edirne demiryolu hattı sırasında inşa edilen önemli istasyonlardan biri de Uzunköprü Tren İstasyonu'dur. İstasyonda bulunan ek binalar 1872 yılında tamamlanmışlar. Özellikle Posta binası görülmeye değer güzelliğiyle bu gün de dikkat çekmektedir. İstasyon, 1873 tarihinde kullanıma açılmış. Bu güzel binalar günümüzde yeni baştan restore edilmeye başlanmışlar. Bu istasyon tarih boyunca, özellikle de Çanakkale Savaşları sırasında oldukça önemli bir ulaşım noktası olmuştur.
Telli Çeşme
Çarşının ortasındaki bu görkemli çeşme kendi adıyla anılan meydanda bulunuyor. Daha önce 4-5 metre daha uzakta iken, 1960 yılında şimdiki yerine taşınmış. Som mermerden tek parça olarak inşa edilen çeşme dört yüzlü dikdörtgen bir çeşmedir. 4 tarafında 4 musluğu vardır. 1920-1922 Yılları arasındaaki Yunan işgali sırasında kitabesi murçlanarak silinmiştir. Kitabenin altında bulunan iki İstanbul lalesi motifi oldukça az rastlanan, mükemmel süsleme örneklerindendir. Kitabesi silinmiş olduğundan dolayı yapılış tarihi bilinmeyen Telli Çeşme süslemeleri, Lale Devri süslemeleri ile örtüşmektedir. Kıvrık dallı rumilere, sarkıtlı ve saçaklı süslemelere, selvi motiflerinin yer aldığı zengin bir taş işçiliğine sahiptir. Günümüzde bu çeşme de şehir suyu şebekesine bağlanmıştır. Çeşmenin hemen arkasında bulunan bina da güzelliğiyle göz doldurmaktadır.


Türk Ocağı (Kütüphane) Binası
1914 Yılında inşa edilmiş, 1928 yılında da Marsilya'dan sipariş edilen araç gereçlerle onarılmıştır. İlk inşası Kaymakam Nusret Bey ve Belediye Başkanı Hafız İsmail Efendi'nin gayretleriyle gerçekleştriilmiştir. Marsilya siparişleri de Kaymakam Reşit Bey'in önderliğinde Uzunköprü'lülerin katkılarıyla yapılmıştır. Bina, 29 Ekim 1928 tarihinde açılmış, 1931 yılında Halkevi'ne tahsis edilmiş, 1951 yılında halkevlerinin kapatılmasıyla bina, araç, gereç ve 3000 ciltlik kitaplar hazineye devredilmiştir. 2011 Yılında restore edilerek ilçe kütüphanesi olarak hizmete açılmıştır.
Kilise
1924 Yılında gerçekleşen mübadele ile Uzunköprü'yü terk eden Rum ahaliye ait kilise, Muradiye Mahallesi'nde bulunuyor. 1875 Yılında, inşa edilen kilise, Vaftizci Aziz İonnis'e adanmış. Moloz taştan yapılan binanın bazı yerlerinde de süs amaçlı tuğlalar kullanılmış. Kilise, üç nefli bazilika tipindedir. Apsis kubbesi ve çatı alaturka kiremit kaplıdır. Burada bulunan bazı freskler restorasyon sırasında açığa çıkmıştır. Kilise içindeki tüm taşınabilen elemanlar, mübadele sırasında Yunanistan'a götürülmüşlerdir. Bu kiliseye ait çan, halen İskeçe Kilisesi'nde kullanılmaktadır. Kilise binası restorasyon sonrasında Belediye Sanat ve Kültür Evi olarak kullanılacaktır.
